باب: إذا نفر
الناس عن
الإمام في
صلاة الجمعة،
فصلاة الإمام
ومن بقي جائزة.
38. Cum'a Namazı Kılınırken Cemaat'in Bir Kısmı Ayrılıp Giderse
İmam'ın Ve Onunla Birlikte Kalan Cemaat'in Namaz'ı Geçerli Olur
حدثنا
معاوية بن
عمرو قال:
حدثنا زائدة،
عن حصين، عن
سالم بن أبي
الجعد قال:
حدثنا جابر بن
عبد الله قال:
بينما
نحن نصلي مع
النبي صلى
الله عليه
وسلم، إذ
أقبلت عير
تحمل طعاما،
فالتفتوا
إليها حتى ما
بقي مع النبي
صلى الله عليه
وسلم إلا اثنا
عشر رجلا،
فنزلت هذه
الآية: {وإذا
رأوا تجارة أو
لهوا انفضوا
إليها وتركوك
قائما}.
[-936-] Câbir İbn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediği nakledilmiştir:
"Biz Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte namaz kılarken
gıda maddesi getiren bir kervan getirildi. Bunun üzerine cemaat (namazı terk
edip) kervan'a doğru gitti. O gün geriye Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
ile birlikte sadece on iki kişi kalmıştı. Bunun üzerine "Onlar bir ticaret veya eğlence
gördükleri zaman hemen dağılıp ona doğru giderler ve seni ayakta bırakırlar [Cuma, 11] ayeti
indi.
AÇIKLAMA: Cuma Namazının Kılınabilmesi İçin Gerekli Olan Cemaat
Sayısı
İmam Buhârî'nin kullandığı bu konu başlığından ilk bakışta
anlaşılan açık anlam şudur: "Cuma namazının kılınabilmesi İçin şart olan
(in'ikad şartı) cemaat sayısının namazın sonuna kadar korunması gerekli
değildir. Burada şart olan imamla birlikte - sayısı ne kadar olursa olsun - bir
cemaatin kalmasıdır." Bununla birlikte İmam Buhârî'nin maksadı Cuma
namazının kılınabilmesi için gerekli olan cemaat sayısını açıklamak değildir.
Çünkü bu konuyla ilgili olarak İmam Buhârî'nin şartlarına uyan bir rivayet
sabit olmamıştır.
Cuma namazı
için gerekli olan cemaat sayısı hakkında on beş farklı görüş nakledilmiştir:
1. İbn Hazm'ın naklettiği bir görüşe göre tek kişi bile olsa
namaz geçerlidir.
2. İbrâhîm en-Nehai, Zahiraler ve Hasan İbn Hayy'a göre iki kişi
cemaat gibi değerlendirilir.
3. Ebu Yûsuf ve İmam Muhammed'e göre imamla birlikte iki kişi
olmalıdır.
4. Ebu Hanife'ye göre imamla birlikte üç kişi olmalıdır.
5. İkrime'ye göre yedi kişi olmalıdır.
6. Rebîatü'r-Re'y'e göre dokuz kişi olmalıdır.
7. Rebîatü'r-Re'y'den nakledilen başka bir görüşe göre bu sayı
on iki kişi olmalıdır.
8. İshâk İbn Râhûye'ye göre İmam dışında on iki kişi olmalıdır.
9. İbn Habîb'in İmam Mâlik'ten naklettiği bir rivayete göre bu
sayı yirmi kişi olmalıdır.
10. Aynı şekilde nakledilen bir rivayete göre bu sayı otuz kişi
olmalıdır.
11. İmam Şafiî'ye göre bu sayı imamla birlikte kırk kişi olmalıdır.
12. İmam Şafiî'den nakledilen bir görüşe göre imam dışındaki
cemaat kırk kişi olmalıdır. Ömer İbn Abdülaziz ile bazı âlimlerin de bu görüşte
olduğu nakledilmiştir.
13. Ahmed İbn Hanbel'den nakledilen bir rivayete göre bu sayı
elli kişi olmalıdır. Bu görüş Ömer İbn Abdülaziz'den de nakledilmiştir.
14. Mâzirî'nin naklettiği bir görüşe göre bu sayı seksen
olmalıdır.
15. Bunun için belli bir sayı sınırlaması yoktur fakat cemaatin
sayısının çok olması gerekir.
Öyle görünüyor ki bu son görüş deliller itibariyle en tercihe
şayan görüştür.
Cuma namazı için ek olarak erkek olmak, hür olmak, ergenlik
çağına girmek, mukîm olmak ve bir yerleşim birimine vatandaş olmak gibi
şartlar ileri sürülürse bu görüşlerin sayısı artar ve yirmiye tamamlanır.
Gıda maddesi taşıyan kervan şeklinde tercüme ettiğimiz ...
kelimesi ister gıda maddesi olsun isterse başka şeyler olsun ticaret malı
taşıyan develere denir.
Bu Olay Üzerine İnen
Âyetin Değerlendirilmesi
Söz konusu âyetin gıda maddesi taşıyan kervan sebebiyle indiği
açıktır. Buna göre âyette geçen "eğlence (lehv)" kelimesi ile
kasdedilen şudur; "Cemaat oraya gelen kişilerle, develerin üzerindeki
mallarla ilgilenip boş işlere daldılar."
Âyet-i kerîme'de namazı bırakıp giden cemaatin ticarete veya
eğlenceye daldıklarından, yani iki ayrı konudan bahsedildiği halde buna
gönderilen zamir müennes tekil zamirdir burada müzekker tekil zamir
kullanılmadığı gibi iki nesneyi durumu anlatan bir zamir de kullanılmamıştır.
Bu da şunu göstermektedir; "Namazdan ayrılan cemaatin maksadı bizatihi
eğlenceye dalmak değildir. Bu şekilde boş işlere dalmak ticarete bağlı olarak
doğmuştur." Müennes tekil zamirin kullanılmasıyla ilgili olarak şu
değerlendirme de yapılmıştır: "Söz konusu iki husustan birinin
zikredilmesi aynı zamanda diğerinin de varlığını gerektirdiği için sadece
"ticaret" kelimesi için müennes tekil zamir kullanıldığı halde
"eğlence" kelimesine zamir gönderilmemiştir."
ez-Zeccâc konu hakkındaki görüşlerini şu şekilde açıklamıştır:
"Burada zamir söz konusu iki duruma değil 'gördükleri zaman' ifadesinde
geçen fiilin anlamına dönmektedir. Buna göre âyetin anlamını şu şekilde vermek
mümkündür; Onlar bir ticaret veya eğlence gördükleri zaman hemen görmeye
koşarlar, yani işitmiş oldukları sesin kaynağını görmeye giderler."
Hadisten Çıkarılan
Dersler
1. Daha önce de belirttiğimiz gibi hutbe ayakta okunur.
2. Cuma namazı vaktinde yapılan alışveriş akdi yapısı itibariyle
kurulmuş olur (in'ikâd).
3. imam hutbeye başladıktan sonra cemaatin onu dinlemeyi terk
etmesi mekruhtur.
el-Asîlî bu konu başlığı altında zikredilen rivayet ile
Resûlullah'ın ashabını "Onları ne bir ticaret ne de bir alışveriş Allah'ın
zikrinden alıkoyabilir [Nûr, 37] diye niteleyen âyet arasında bir çelişki bulunduğunu
söylemiş ve kendi sorusunu kendisi cevaplamıştır: "Bu olayın söz konusu
ayet inmeden önce cereyan etmiş olması ihtimal dahilindedir."
Bu âyet-i kerîmenin ashâb-ı kiram hakkında indiğine dair kesin
bir açıklama bulunmamakla birlikte el-Asîlî'nin görüşünü kabul etmemiz
gerekecektir. Buna göre bu âyet inmeden önce ashâb-ı kirama namazı bırakıp
gitmelerinin yasaklanmadığını söylemek mümkün olacaktır. Fakat Cuma namazıyla
ilgili âyet İnince sahâbîler bunun kınanan bir davranış olduğunu anladılar ve
bir daha böyle bir harekete kalkışmadılar. İşte bu tutumlarından sonra Allah
Teâlâ onları "Onları ne bir ticaret ne de bir alışveriş Allah'ın
zikrinden alıkoyabilir" diye niteledi.